tag:blogger.com,1999:blog-52219134500065373522024-03-20T13:30:06.513-07:00derkenarbeyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.comBlogger14125tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-10868378312864942892013-09-01T03:37:00.002-07:002013-09-01T03:37:18.651-07:00Sanırım midemin hiç durmayan ağrısına alıştım artık. Sanki arka plandaki fon müziği gibi. Hep oradadır. Ama bi süre sonra farkına varmazsın.beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-48126726024448817992013-08-31T13:17:00.000-07:002013-08-31T13:19:10.653-07:00"Çok güzel, pek güzel, böyle deniyordu ardından, alçak sesle, kimden yanasınız? Baş dik, gözler ilerde, kalbin çarpıntısı ve ruhun yükselişi: Haktan yanayız. Ah ne kadar tatlı, biz de haktan yanayız, daha doğrusu herkes haktan yana. Siz kiminle birlikte haktan yanasınız?"<br />
Mustafa Kutlu- Ya Tahammül Ya Sefer<br />
<br />
Ya Tahammül Ya Sefer beni biraz şaşırttı. İlk sayfalarda Mustafa Kutlunun hüznü bile dinginlikle anlatan o akışkan üslubunu bekledim, fakat bulamadım. Mustafa Kutlu benim gözümde başarılı bir öykücüdür. İyi kitaplar yazar, herkes sevemez, fakat herkes beğenir. Onun en romana yakın kitapları bile uzun hikayedir. İyi bir hikayecidir, fakat ben her zaman romanı daha çok sevmişimdir. Sanki roman üç boyutlu da, hikaye iki boyutlu gibidir. Her ikisinde de en ve boy vardır, fakat hikayede derinlik yoktur. olaylar kişilerin üstündedir hikayelerde. ve ben gerçek hayatta bile kişilerle olaylardan daha fazla ilgilendiğim için romanı daha çok severim, roman karakterleri bir kez okudum mu hayatıma girerler ve artık benimle olurlar, gerçek hayatta tanıdığım kimseleri roman karakterlerine benzetirim, kendi hayatımda olup bitenler karşısında roman karakterlerimin ne yapacağını düşünürüm... Okuduğum romanlar arttıkça benimle birlikte yaşayan roman karakterleri de artıyor ve sanırım bu yüzden işler gittikçe karmaşıklaşıyor...<br />
Mustafa Kutlu'ya gelecek olursak, öykülerini hep huzurlu ve sevimli bulurum. Onun öyküleri Hobbitlerin köyü gibidir. Mutluluklar, hüzünler, doğumlar, ölümler, seyahatler, hatta kavgalar bile büyük bir sükunet içinde gerçekleşir. Bu sükunetin olaylarla bir ilgisi yoktur. Mustafa Kutlu'nun sade anlatımı sağlar bu güzelliği. Bu yüzden Mustafa Kutlu'yu çok sevemiyorum. Yine de karşıma sık sık onun kitapları çıkar ve onun kitaplarını da çok sevdiğim yazarların kitapları kadar sık okurum. Son iki senedir Mustafa Kutlu okumadığımı farkettim, arada Mustafa Kutlu iyidir diyerek başladım "Ya Tahammül Ya Sefer"e. Bu kitap Mustafa Kutlu'nun diğer kitaplarından farklı. Olaylar biraz daha dağınık geçiyor ve olup bitenler her ne kadar sadelikle gelişse de huzurdan çok sıkıntı uyandırıyor. İçimdeki sıkıntının sebebi ya Mustafa Kutlu'nun kitapta anlatılan acıları gerçekten çekmiş olmasıdır, yahut kitap diğer kitaplar kadar dingin olmasına rağmen olaylar benim geleceğe dair korkularımla ilişkili olduğu için okumak bana sıkıntı veriyordur. Bilinmez....<br />
Kitapta gençlik yıllarında bir dava uğruna çalışıp çabalamış, lise, üniversite yıllarını böyle geçirdikleri halde ileriki yıllarda her biri bir yana savrulmuş, ne davayla, ne fikri bir konuyla ilişkileri kalmamış bir grup insan anlatılıyor, geçmişten ve gelecekten kesitlerle...<br />
İlk sayfalarda karmaşa ve anlatımın tam oturmamış olması nedeniyle kitabı çok beğenmemiş olsam da şimdi sonlara yaklaşmışken samimiyetle yazılmış olduğuna inanıyorum. İyi bir kitap, fakat yine de insanı içine çekmiyor, olup bitenlerin seyircisi olduğunuzu hissediyorsunuz. Oysa bazı kitaplar vardır, olayların öyle içinde hissedersiniz ki, adeta olup bitenler için suçluluk duyarsınız.<br />
Ya Tahammül Ya Sefer yine de okunabilecek bir kitap. "Okuyun." demem, ama eğer yukarıya yazdığım olaylara, konuya kendinizi yakın hissediyorsanız okuyabilirsiniz.beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-67445116406839468132013-08-30T06:50:00.001-07:002013-08-31T13:17:54.294-07:00"can"İnsan ölümü gördükten sonra gerçeğin ne olduğundan emin olamıyor.<br />
<br />
<br />
Sıcağın altında uzanıyorum. "Tenime değen rüzgar, gerçek bu!" diyecek oluyorum. Fakat öyle gerçek, öyle canlı olanlar bile ölümle birlikte dağılıp giderken, değil görmek, dokunmak bile yetmiyor. "can" ne ki? <br />
Rabbin bir tek nefesidir can. Göremezsin. Varlığını anlayamazsın. Yokluğu bilinir ancak. Ellerin bomboş kalıverir. Şaşırırsın. Olduğun yerde kalakalırsın.beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-12626207012949298022013-08-28T16:32:00.002-07:002013-08-28T16:44:41.286-07:00Nurullah Ataç, "Kızılay durağında otobüs bekledim." sözü düz yazıdır. "Otobüs bekledim Kzızlay durağında" biraz şiirsel, "otobüsler bekledim kızılay durağında" ise düpedüz şiirdir" demiş. anlatılan aynı, fakat sonuncusu daha gizemli, merak, hüzün, hasret uyandıran bir havaya sahip. duygu yoğunluğuna sebep oluyor. çoğu yazar da bu oltaya takılıp, daha etkileyici, daha duygusal olalım diyerek her cümlesini böyle kuruyor. Nazan Bekiroğlu bunlardan biridir. öyle yerler gelir ki, "yanyana değil de alt alta dizseymiş şiir olacakmış." dersiniz. yine de şiir değildir yazılan. düz yazıdır. anlatılan bir olay vardır. her cümle şiir gibi olunca yorulursunuz. anlatım dağılır, savruklaşır. Düz yazıda maharet tek cümlede aranamaz o yüzden. cümleler tek tek kendini belli etmese de anlatım gerçeğin parçası gibidir. Nazan Bekiroğlu'nu severim ama. Üstelik burada eleştirdiğim şeyi yapmaktan geri duramadığrım zamanlar da olur.<br />
Bir de altı çizilecek cümleler kurmak uğruna olayları kurban edenler var. Romancısın arkadaş! Romancılığını bil diyesim geliyor bazen. altı çizilecek cümleler olmasın demiyorum. ama aslında deneme konusu olan şeylerin "daha fazla okutmak" amacıyla romanın içine sokuşturulmasına da kızıyorum. Buna bir örnek Murathan Mungan'ın "Şairin Romanı" kitabıydı. İsmi kitabı anlatmak bakımından epeyce açıklayıcı aslında. Okurken neredeyse her sayfada dört beş tane altını çizeceğiniz, duvarınıza asacağınız, twitter'da paylaşacağınız cinsten bilgece, manidar cümleler oluyor. Fakat kitapta anlatılan olaylardan çok Murathan Mungan'ın şiire, sanata dair fikirleri. Okumayın demem. Bilakis şiir sever bir insanın şöyle bir eline kahvesini, öbür eline kitabını alıp, kış günü battaniyesinin altına, yaz günü asma yapraklarıyla sarılı balkonuna oturup, sırf edebi zevk adına okuyacağı türden bir kitap. Yalnız derim ki, roman değil, deneme diyerek başlayın kitaba. aksi takdirde hayalkırıklığı mümkün.<br />
Roman yazarın düşüncelerini vermek için kullandığı bir araç olmamalı. Evet, romanlar belli düşünceleri verir. fakat verdiği fikir olayın ta kendisidir. nasıl gerçek hayatta yaşar, ve öğreniriz, romanda da öyledir. belki kitaba tek bir düşünce, tek bir his hakimdir, ama bu fikir insanın içine işler, çoğu zaman insanlar bu yüzden romandan aldıklarını tanımlayamıyor. Romanlar da "faydasız kitaplar" olarak nitelendiriliyor. Sen sanatı "fayda" sözcüğüyle ele alırsan sonunda elinde ne sanat kalır ne fayda. Fayda neyin nesidir arkadaş! "domatesin faydaları" der gibi. Fayda sanki bir şeylerin içinden emilip alınıveren, bu gün aldı mı yarın kullanılan, ihtiyaç kalmadı mı da fırlatıp atılan bir şey gibi. Kitaplar da "faydalı eserler" ve "faydasız eserler olarak ayrılıyor bu yüzden. Lafı bir ağaç kütüğüne anlatan "şu yapılmalı, bu yapılmamalı", "bu iyi, işte bu da kötü" kitapları "faydalı eser", insanı önce saran, sözü akıldan evvel kalbe anlatan, ufkunu genişleten, insanı belli kalıpların içine sokmak yerine ona semanın kapılarını açan şiir ve roman, "faydasız eser", "boş vakit eğlencesi" oluyor. Bu sınıflandırmayı yapanın kendisi okumuyor besbelli, hikmetten habersiz hocanın öğüdü hangi talebeye feyz versin? "Okuyun yavrum okuyun. Çok faydalıdır okumak!"<br />
İnsan bilgiden önce akletmeyi, sevmeden önce kalbetmeyi öğrenecek. Yoksa işte böyle kıssalar faydasız, hisseler faydalı olur. Heeey, sen daha uyu arkadaş, kıssayı bilmeyene hissenin ne hayrı olur?<br />
<br />beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-5078737468832576842013-08-28T15:42:00.000-07:002013-08-28T15:42:06.647-07:00Mekan'da(cafenin ismi bu.) hep gördüğüm iki yeşil şişe ve 2 kırmızı kutu vardı. her gidişte bakıp; "yeterince param olduğunda alıcam." dediğim. onlara her seferinde bakmak, onları eve getirip rafa yerleştirdiğimi hayal etmek... hayal etmek öyle tatlıydı ki, yazın başından beri neredeyse her gidişte fazlasıyla param olduğu halde erteliyordum onları almayı. Hep bi bahanem oluyordu ertelemek için. Son gidişimde gördüm ki yeşil şişelerim gitmiş. kırmızı kutumun ikizi de. garipti. üzülüp üzülmediğimi anlayamadım. daha da çok evimdeki bir eşyamı kaybetmiş gibiydim. azıcık telaşlandım. yine de kedimi bir kaç gün ortalarda göremediğimde hissettiğim "nasılsa döner" telaşı kadardı ancak duyduğum.<br />
iki gün önce emineyle buluştuk mekanda. ik olarak kararlaştırdığımız buluşma saatimizi bir saat önce arayıp iki buçuğa erteledim. üçe doğru ordaydım. o da üç buçuk olmadan oradaydı. her işimiz böyle bizim. vel hasılı kelam, onu beklerken bir dergi aldım elime, cam kenarına geçip oturdum. dergi bayattı, hava sıcaktı, mescit dolu olduğundan namazımı da kılamıyordum beklerken; öyle gözüm kaymış raflara. kırmızı, desenli baharat kutum dört tane olmuştu =) tevkkülüm boşa değilmiş meğer- zaten hiç bir zaman boşa değildir ya... şaşırdım, ortadan kaybolan kedimi yanında bir kaç yavrusuyla gördüğüm zaman kadar. Gülümsedim. hepsini çok sevdim.<br />
sanırım o kutuyu asla almayacağım. alacak olsam, ilk gördüğüm gün alırdım. hayatta bazı şeyler vardır, hep vaktimiz olunca yapacağımızdan söz ettiğimiz, niyeyse bir türlü fırsat olmaz. eğer insanın yapacağı varsa, o iş bir şekilde oluyor, eğer yapmayacaksam zaman olmuyor, halim olmuyor, malzeme yetmiyor... misal kitap okumak, yolda okurum, yatmadan önce okurum, eğer güzel kitapsa o gece uyumam ama onu okurum. elimde kitap olmadan hiç bir yere gidemem. kitap okumayacağımı bildiğim bir yere giderken bile yanıma kitabımı almadan gidemem. dün havuza giderken poşete sarıp sarmalayıp götürdüm. okuyamadım ama götürmediğimde bir uzvum eksikmiş gibi oluyor. alt kata inerken bile kitapla inerim, bi yandan televizyon izleyip veya muhabbet edip bi yandan okumaya çlışırım. dikkatim dağınık zaten, ikisine birden yetişemiyorum, ama kitabı yanıma almadan duramıyorum. banyoda şampuanın arkasındaki yazıları, otobüs beklerken duraktaki reklamları.... konuşmadığım ve yazmadığım her an okuyorum, üçünü de yapamıyorsam içimden konuşuyor, hayali diyaloglar kuruyor, hikayeler kurguluyorum.<br />
şimdi böyle yazınca kendimi saplantılı bir insan gibi hissettim. öyle değilim, yani sanırım =)<br />
şu an ayşenin tavşanı odamda zıplıyor ve kızların bana yaptıkları dev minderi kemiriyor. öyle tatlı ki!<br />
<br />beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-23064818129495749152013-08-16T20:23:00.000-07:002013-08-18T11:03:32.241-07:00çürümenin başladığı nokta; üşenmek. "Günlerdir evdeyim." "günlerdir hiç bir şey yapmıyorum." "günlerdir sıkıntıtan patlıyorum".... bunlar son günlerdeki favori cümlelerim. durmaksızın şikayet ediyorum ve birisi benden bir şey istediğinde anında reddediyorum. "hayır, çok yorgunum." "hayır, hiç halim yok.".... yaşamayı reddediyorum, sonrada kalkıp günlerimin sıkıcılığından şikayet ediyorum. insan söylediği sözlerle yaptıkları arasındaki bağlantıyı iyi kurmalı. ve bir şeyler yapmalı işte. şurasından veya burasından, yaşamın içine atılmalıyız.<br />
bir kaç gün önce kocatepe camiinin bahçesinde bir banka oturmuştuk. hilal, beyza, ben. onlar da bezginleri, aylakları, tutunamayanları oynuyor tabiri caizse-benim gibi. derken beyza <br />
"sen blog yazıyodun, nooldu ona, yine yazsana" dedi. Ben, (evet bildiniz!) <br />
"yaa o çok vakit alıyo, hiç vaktim yok benim." dedim. (öylede meşgulüm (!)) sonra hilal, <br />
"haftada bir yazarsın."dedi. Bende cevap hazır, <br />
"o bile o kadar çok vaktimi alıyo ki..." sessizlik.... o gece geç vakit öyle yatağımda kitap okurken yazasım geldi, açtım bilgisyarı. kaç gündür yazıyorum. ve yazmak o kadar iyi geldi ki! <br />
YesMan filmini izleyin derim. Jım Carrey filmin başlarında tıpkı benim son zamanlardaki halim gibi, herşeyi reddediyor, kimseyle görüşmüyor... sefil bir hayatı var yani. sonra bir gün bir arkadaşı vasıtasıyla bir seminere katılıyor ve her şeye ama her şeye "evet" diyen bir adam haline geliyor. O andan itibaren "yaşamaya" başlıyor... güzel filmdi.Jım Carrey'nin oynaması yönüyle zaten epey komikti. ama felsefesi yönüylede çok iyi bir filmdi. 1-2 gündür bu farkındalığa ulaştığımdan ben de başta reddetmek yerine, başta kabul etmek tavrına yöneldim. İki büyük faydası var bu yaklaşımın. <br />
1. İlişkilerde tartışmaya harcadığınız enerjiyle o işi yapmış oluyorsunuz, böylece kazan-kazan durumu oluşuyor.<br />
2. Hayatı yaşamaya, kendinizi ve dünyayı tanımaya, daha önce farketmediğiniz fırsatlarla karşılaşmaya başlıyorsunuz.<br />
Şimdi kitabıma dönüyorum, bu saatten sonra hayırlı geceler olmayacak gibi, hayırlı sabahlar öyleyse beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-18376386825329547962013-08-16T19:16:00.001-07:002013-08-16T20:37:57.115-07:00Dublör'ün Dilemması'nı okuyorum. 200'üncü sayfadayım. Şahane kitap! Okuyun. Okuyun. Okuyun! Her şeyden önce kitabın tam bir saçmalık olması onu sevmemdeki temel unsur. Saçma hikayeleri seviyorum. Sözcük oyunlarını seviyorum. Bir şeylerle dalga geçmeyi başarabilen sanatçıları seviyorum. Çünki gerçeği taklit çabasındaki sanatçının başarılı olması imkansızdır. Hiç bir zaman gerçeği gerçek kadar anlatamaz. Hiç bir zaman yazdıklarını "o an"la yarıştıramaz. Oysa gerçekle dalga geçmek, saçmalamak, bir bakıma "deli olmak" gerçekten bağımsız olmanın ve yalnızca "sanatçı" olabilmenin tek yoludur. <br />
Bu sene izlediğim en iyi filmlerden biri bir fransız filmi olan "Günlerin Köpüğü" idi. Film bir saçmalıklar dizisi olarak ilerliyordu. Fakat duyguları şahane anlatan bir filmdi. Filmde kahramanımızın mutlu günlerinde evi ferah ve aydınlık bir ev iken, mutluluğunun mutsuzluğa ve çaresizliğe evrildiği ilerleyen günlerde evi küçülüyor, içeri ışık girmez oluyor, her tarafı örümcek ağları sarıyordu mesela.. mesela... mesela... neyse bütün filmi anlatmaya gerek yok, filmin saçmalığın daniskası olduğunu bilmeniz kafidir. Ki, beğenmemeniz de mümkün. Filme annemle beraber gittik, ben çok beğendim, o ise nefret etti =) 2 gün önce çocuk kitaplarını ve filmlerini sevdiğimden söz etmiştim, saçma öyküleri sevmem de aynı sebepten ileri geliyor aslında. Çocuklar ve deliler mazur görülür ya genelde (genelde diyorum, çünki 5 yaşında çocuğa 5 yaşında gibi davrandığı için sinirlendiğimiz vakidir...=)) ben de bu sebepten seviyorum bu öyküleri. Çünki gerçekle karşılaştırma şansınız yok. Mesela gerçek dünyanın içine ütopik bir varlığı sıkıştırmaya çalışan bir Superman filmiyle oturup bir güzel dalga geçebiliriz. Aman ne de saçma, tek eliyle tren de durdururmuş deyip gülebiliriz ona. (Böyle yazınca bizim tepkinin daha saçma olduğunu gördüm ya, hadi neyse...) Ama baştan aşağı saçmalık olan bir şeyi nasıl eleştirisin ki? Bana eleştirecek yan bırakmayan şeylere gerçek bir sevgi duyuyorum. Çünki çok kolay eleştiririm genelde ve bu ilk an farkındalığın hazzını, 2 saniye sonra da tatminsizliğin nefretini yaşatan bir durumdur. Sanırım bu yüzden dönüp dolaşıp davranışlarını açıklayamadığım insanlarla takılıyorum...beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-75490695932992269832013-08-14T16:04:00.002-07:002013-08-14T16:04:50.233-07:00<a href="http://mcdn01.gittigidiyor.net/5119/Ah-Masali-SAMED-BEHRENGI-2011-msc__51192075_0.jpg" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" height="200" id="irc_mi" src="http://mcdn01.gittigidiyor.net/5119/Ah-Masali-SAMED-BEHRENGI-2011-msc__51192075_0.jpg" style="margin-top: 0px;" width="150" /></a>Yazmaya başlayınca, heleki sevdiğim kitaplar hakkındaysa, lafı uzatmadan duramıyorum. yazdıkça yazasım geliyor. ama bilgisayarda yazmaya hala alışabilmiş değilim. kağıt kokusunu, parmaklarımdaki mürekkep lekelerini özlüyorum. Hep eski zamanlarda yaşamak istemişimdir, yalnız istemek te değil bu, kendimi eskiye daha ait hissettim her zaman. bir türlü teknolojiye alışamayışımla, 4 tarafım betonlarla kaplandıkça ağaçlara tırmandığım günleri özleyişimle, babamın 2 cildi bulan pul koleksiyonunu karıştırırken bir mektup arkadaşı hayal edişimle... Yine de şimdi bilgisayarın başındayım. Aslında birkaç saattir bilgisayarın başındayım. Tatilin başından beri İkbal'e bilgisayar başından kalkmadığı için öyle çok mani verdim ki, bu bir türlü buradan ayrılamayışım onun 'Ah'ı olsa gerek....<br />
<a href="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQdBO6U28LoY_5i4GyI5WixyBk_fDzUff5XwXvvceP1H8kGqQtk" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" class="rg_i" data-src="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQdBO6U28LoY_5i4GyI5WixyBk_fDzUff5XwXvvceP1H8kGqQtk" data-sz="f" name="xneGAKoGAADrcM:" src="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcQdBO6U28LoY_5i4GyI5WixyBk_fDzUff5XwXvvceP1H8kGqQtk" style="margin-top: 0px;" /></a>'ah' deyince aklıma Samed Behrengi'nin Ah Masalı düştü. Samed Behrengi Azeri bir yazar. Osmanlı zamanında şairler hep Azerbaycan'dan çıkarmış. Sonraki senelerde ise bu güzel masalları raflarımıza düşüren Samed Behrengi oldu. Sanırım 8-9 yaşlarında olmalıydım. Bir gün babam geç vakit seyahatten döndüğünde onu karşılamak için yataklarımızdan kalkıp salonda toplandık. Babam çeşitli hediyeler getirmişti, çantadan çıkarıyor, biz heyecanla bekliyoruz. Pek çok şeyin ardından valizden bir de Samed Behrenginin set halinde düzenlenmiş 8-10 tane kitabını çıkardı. İnanılmaz heyecanlandım. Kitapları rafımıza yerleştirdik, ben hiç durmadan okuyorum, Küçük Kara Balık, Kel Güvercinci, Ulduz ve Kargalar... Haftalar sonra köye giderken kitapları yanımıza aldık. İkballe 2 haftmız geçti o yaz köyde. Sabahları babannem çantalarımıza, yağlı ekmekler, sandviçler, meyveler dolduruyor, biz boyalarımızı ve kitaplarımızı alıp çayın kıyısına gidiyoruz, bütün gün kitap okuyoruz, resim yapıyoruz, yemyeşil çimleri üzerinde dolaşıyoruz, suya ayaklarımızı sokuyoruz... Bazen İkbal bisiklete biniyor, bir türlü öğrenemeyen bendeniz peşinden koşuyorum, köyün ihtiyarları bana bakıp 'vah vah, yazık...' diyorlar =) <br />
<br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvG4BpJo6motrrj8rc6Ynh9eHIVUcpZgWImXrvETWht0Gur_W2qhmsxgAD3FoA8Jrx6mFB5LBki1e93bo9GXpJqRismHKGJFsaOurDBNimkAPMLHdK6H6rJlKR4RDykAwGf_OWVV_OjR9n/s1600/Untitled-1.jpg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="320" id="irc_mi" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjvG4BpJo6motrrj8rc6Ynh9eHIVUcpZgWImXrvETWht0Gur_W2qhmsxgAD3FoA8Jrx6mFB5LBki1e93bo9GXpJqRismHKGJFsaOurDBNimkAPMLHdK6H6rJlKR4RDykAwGf_OWVV_OjR9n/s320/Untitled-1.jpg" style="margin-top: 37px;" width="265" /></a><a href="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTLR6uJRtCfLZTmTqO1B-tB_9gH8webviQ_07gIIjO-ap12mefb2A" imageanchor="1" style="clear: right; float: right; margin-bottom: 1em; margin-left: 1em;"><img border="0" class="rg_i" data-src="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTLR6uJRtCfLZTmTqO1B-tB_9gH8webviQ_07gIIjO-ap12mefb2A" data-sz="f" name="U-uW7mz7usYSOM:" src="https://encrypted-tbn2.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcTLR6uJRtCfLZTmTqO1B-tB_9gH8webviQ_07gIIjO-ap12mefb2A" style="height: 210px; margin-top: -15px; width: 134px;" /></a>Bir Ah insanı nerelere getiriyor... öyle işte (çok sevgili Eminenin tabiriyle =) ) Şimdilerde Samed Behrengi kitaplarını Ayşeye veriyorum, okusun diye, benim duyduğum heyecanı duymuyor diye üzülüyorum sonrada... Samed Behrengiyi okuyun, büyüdüyseniz bile =) okuyun. Samed Behrengi tıpkı Cahit Zarifoğlu gibidir. Çocuklara yazar, ama çocuklara yalan söylemez, çocukları küçümsemez. Samed Behrengi çocuklar en gerçek masalları anlatır.<br />
Ben zaten hala bile çocuk kitapları okumayı da çizgifilm izlemeyi de çok severim, çünkü daha saf,,, çirkinliklerden daha uzak....<br />
<br />
beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-33576283575483387842013-08-14T15:13:00.000-07:002013-08-14T15:24:03.591-07:00JANE EYRE<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX8J5UcFH_FUgvLiP-hW6ON2H5xE6oYNi6UaZtsDIVMCXfNEmO76QQNkHAb5E2LHkiASYBgu9WjqVgVJwy85WaOVv9opZD8PjicSxCYcrXiMfs-yfCuc-VAy_sPQhN2fXDBIqpOe_Mj4g7/s1600/r-CHARLOTTE-BRONTE-MANUSCRIPT-large570%5B1%5D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiX8J5UcFH_FUgvLiP-hW6ON2H5xE6oYNi6UaZtsDIVMCXfNEmO76QQNkHAb5E2LHkiASYBgu9WjqVgVJwy85WaOVv9opZD8PjicSxCYcrXiMfs-yfCuc-VAy_sPQhN2fXDBIqpOe_Mj4g7/s1600/r-CHARLOTTE-BRONTE-MANUSCRIPT-large570%5B1%5D.jpg" /></a></div>
<span style="font-family: Calibri;">Kitabın kapağını kapadıktan sonra aynada dikkatle baktım
yüzüme . Öyle sarsılmıştım ki sanki <span style="background-color: #f4cccc;"><span><span style="background-color: #f9cb9c;"></span></span></span>kitaptaki bütün o yaşantı benim yüzüme
aksedecekmiş gibiydi. Yüzümde herhangi bir değişiklik yoktu gerçi – bu kitaptan
başımı her kaldırdığımda şaşkınlaşan bakışlarım hariç. Umreden döndüğümde
birkaç gün boyunca asıl yaşantımdan koparılıp bir başkasının dünyasına
atılıvermişçesine şaşkınlaşmıştım. Kendi odamda dahi nereye gideceğimi, ne
yapacağımı bilmez gibiydim. Bu kitap da bende öyle bir etki uyandırdı işte.
Kitaptan her ayrılışımda sessizleşiyor, her şeye yabancılaşıyordum. Kitap beni
Jane’in dünyasına öyle daldırdı ki birkaç sefer okurken gözyaşlarına boğuldum
ve kitabı bir kenara bırakıp 15-20 dakika boyunca yüreğim gerçekten alevler
içinde yanarak, kendimi durduramayarak hıçkıra hıçkıra ağladım. Bazı yerlerde
sanki olayları yaşayan benmişim gibi sinirle karakterlere sövdüğüm, bazı
yerlerde kahkahalar attığım oldu, Jane’in içinde zuhur eden her ne varsa benim
ruhumda aynen vücut buldu. Hatta ben kitabı okurken konusunu soran
arkadaşlarıma, yaşadığı kötü günleri anlatacak derman bulamayan insanlar gibi
“uzun hikaye” diye cevap vermek zorunda kaldım.</span><br />
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitaba adını veren Jane Eyre’ın yengesi ve kuzenleriyle
yaşadığı zavallı çocukluğuyla başlıyor öykü. Daha sonra yengesi onu başından
savmak amacıyla bir kilise okuluna gönderir. Bu dönemde Jane’in yaşadıkları
öyle korkunç ki din mefhumundan nasıl nefret etmediğine şaşırdım. Fakat Jane’in
içten gelen kuvveti ve şaşırtıcı özgüveni onu rahiplerin tavırlarına bakıp dini
yargılamak yerine onların yanlış düşündüğüne ve Tanrı’nın anlatılan gibi
olmadığı inandırıyor. Kilisede geçen yılların ardından oradan bir daha dönmemek
üzere ayrılıyor Jane. Bir mürebbiye olarak. Küçük bir Fransız kızını eğitirken
bu garip evde gece yarısı duyulan sesler ve ev sahibi Mr. Rochester’ın gizemli
tavırları Jane’i tedirgin etmekle birlikte daha çok meraklandırır ve Mr
Rochester’la aralarında başlayan dostluk Jane’in hayatı boyunca hissetmediği
sıcaklığı bu evde bulmasına sebep olur. </span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitabın dili çoğu zaman sade. İnsan edebiyat içinde
boğulmuyor. Hatta bazı yerlerde bu nasıl edebiyatçı diyecek oldum. Fakat bir
insanı, bir duyguyu tasvir etmeye geldiğinde edebiyat öyle güçleniyor, ifadeler
öyle canlanıyor ki Charlotte Bronte’un kaleminden kağıda saçılan kıvılcımları
görür gibi oluyorum. Belli başlı (duygu ve gözlemleri vermek için olabilecek en
temel) olayların içine oturtulmuş kült karakterler. Karakterler öyle iyi
kurgulanmış ve verilmiş ki bazen yazarın gerçekte tanıdığı insanları
anlattığına inandım. Karakterlerin her birinin konuşma cümleleri bile farklı
üsluplarını, ve kendine has kişilikleri yansıtıyor. Öyle ki hepsin tek kalemden
çıktığına, aynı insan tarafından kurgulandığına inanmak güçleşiyor. </span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Daha önce BBC yapımı 4 bölümden oluşan dizisini izlediğim
için bir parça pişmanlık duymamış değilim. Çünkü Charlotte Bronte sürprizlerle
dolu bir yazar ve dizi ve filmlerde gördüğümüz küçük şaşırtmacalardan, Jane’nin
hayatını birden bire kökünden sarsan değişimlere kadar kitap pek çok
şaşırtmacayla dolu. Ama ben diziyi izlediğim için maalesef kitabı okurken
olacakları önceden bildiğimden pek çok yerde “acaba bunun kandırmaca olduğunu
anlar mıydım?”, “acaba bu konu hakkında nasıl fikir yürütürdüm?” diye düşünüp
durdum. Genelde bir filmi izledikten sonra kitabı okuduğumuzda o filme olan
hayranlığımız birden eleştirel bir yön alır. “Bunu neden yapmamışlar” deriz
mesela film süresinin kısıtlı olması yönetmenin suçuymuşçasına, “Şurayı hiç
böyle hayal etmemiştim” deriz mesela… Oysa bu sefer diziyi izlediğimde
beğenmeme rağmen kitap beğenimi daha da arttırdı. Özellikle Toby Stephens
kitapta anlatılan Mr. Rochester’ın ete kemiğe bürünmüş hali gibiydi.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Ve sanırım daha iyisi olamazdı.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitaptaki aşk hikâyesi de çok özel ve muhtemelen bunun gibi
bir hikâyeyi Charlotte Bronte gibi karakter yaratmada üst düzey bir yeteneği
olmayan her hangi bir yazar da yüzüne gözüne bulaştırırdı. Çoğu aşk romanını
belki biraz da küçümseyerek okumamın sebebi de bu zaten. Genelde yazarlar öyle
karakterler koyuyorlar ki ortaya, ona değil karşısındaki kadın/erkek biz bile
âşık oluyoruz. Güçlü, güzel, yakışıklı, romantik, zeki, zengin vb. Bu durumda
aşk hikâyesi özel bir aşkı, bunun sebebini, 2 ayrı ruhtan gelen duyguların
yoğrulmasını anlatmaktan çıkıp aşkı düpedüz<span style="mso-spacerun: yes;">
</span>“istenilen her şey” kıvamına getiriyor. Oysa aşk 2 kişi demektir. Kişide
beğenilmeyen yahut güzel bulunmayan bir özelliğin yalnız âşığı tarafından bir
kusur, bir eksik olmaktan çıkarılmasıdır. O kişiyi yalnız sevdiği mükemmel
görmeli, yoksa zaten mükemmellik abidesi olan bir kişiyi sevmekte ne var? O
kadın/erkek zaten her kadının/erkeğin yüreğinin çarpmasına bir vesileyse
maşuğun gönlünde yanan ateş bunca değerli midir? Zor mudur zaten kusursuz olanı
sevmek... Yapılan en doğal şeydir kusursuza yönelmek. Oysa aşk duyguların ve
ruhun birlikteliğidir. Kitaplarda hep bir yüce duygu değil 2 mükemmel beden
tasvir ediliyor. Bu durumda ortaya çıkacakları anlatmak pek zor olmasa
gerek.<span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Charlotte Bronte ise 2 “insan”
koyuyor önümüze ve biz onlara hayran olmuyoruz, ama anlıyoruz neden
birbirlerine bunca bağlı olduklarını. Hal böyle olunca kavuşamamanın üzüntüsü o
muhteşem varlığa sahip olamamanın hırs dolu basit öfkesi olmuyor. Jane acı
çektiğinde bunun sebebi sevdiği insanı elde edememesi değil, onun kendisine
layık olmayan biriyle evlenecek olması oluyor.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitap aşkın oluşumunu da güzel işliyor. Uzun zaman
konuşulur, edilir; sonra tek bir olay kişinin gönlünde bir kıvılcım yakar ve
hele de bahsettiğimiz kişi kadınsa kurduğu hayaller ve düşüncelerle eksik ne
varsa tamamlayıverir.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitabı okurken yaşanılan olayların gidişatını “Çalıkuşu”
romanındakilere benzettiğim zamanlar oldu. Belki Reşat Nuri etkilenmiştir Jane
Eyre’den. St John’un yalnız bir dava uğruna Jane ile evlenmek istemesi ve
Jane’in aşksız bir evliliği reddetmesi yönünden Halide Edip’in Handan’ına da
benzettim kitabı. Bu sıralarda St. John Jane’e “Erkek kafası gibi işleyen bir
kafan var, ama yüreğin kadın yüreği” diyordu –ki bu cümlenin benim karakterimi
nasıl da şıp diye özetleyiverdiğine şaşmıştım. Kitabı okuduğum süre boyunca
kitaptaki her bir karakter ailemden veya arkadaşlarımdan birinin tasviri
gibiydi. Bu da kitapla inanılmaz bir bağ kurmama sebep oldu. Ve Charlotte
Bronte’un gözlem yeteneğine, gerçekçi karakterler kurgulama becerisine tekrar
tekrar hayran olmama sebep oldu.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Jane Eyre’da dikkatimi çeken bir başka husus ise şuydu;
Kitap 18-19. y.y İngiltere’sinde geçiyor ve Osmanlının en parlak dönemleri
olmamasına rağmen kitapta o dönem bile Avrupa’da bir Osmanlı hayranlığı
görülüyor. Sık sık Osmanlı padişahları zikrediliyor; lüks bir ev anlatılırken
“yerde bir Türk halısı seriliydi.” deniliyor mesela. Bizim günümüzde sürekli
yaptığımız “her davranışı Avrupa’yla kıyaslama” huyu o dönemde Avrupa’da olsa
gerek ki davranışları, olayları tasvir ederken “Türkler gibi bağdaş kurup
oturdum” gibi bir ifadeyle durumu ifade ediveriyor.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Bu eleştirinin bir noktada bitmesi gerekmiyor olsa saatlerce
bu romandan bahsedebilir, her cümlesini teker teker inceleyebilirdim ya, her
güzelin bir sonu var ne yazık ki. Ve ne kadar bahsetsem de Jane Eyre’den kitabı
okumanın yarattığı etkiyi tasavvur edemem. Jane Eyre karakter tasvirleriyle
okuduğum bütün romanlar arasında apayrı bir yere sahiptir. Eğer hala
okumadıysanız bir an önce okumanızı şiddetle tavsiye ederim.</span></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
</div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Kitapta çok anlamlı cümleler vardı, ama bunlar o anı tasvir
ettiklerinden burada paylaşmam onları anlamlı kılmayacak. Zaten çoğu yerde
cümleden çok ifade güzelliği söz konusuydu. Ama altını çizdiğim önemli
cümlelerden yalnız başına da kıymeti anlaşılan birkaçı;</span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Boşa giden bir lütuf! Uzun zaman özlemle beklenilen çoğu
lütuflar gibi… Çok geç kalmıştı.</span></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Bütün dünya senden nefret edip, seni kötü tanısa bile senin
kendi vicdanın rahat, suçsuz olduğu sürece hiç arkadaşsız kalmazsın.</span></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="font-family: Calibri;">Şu cümleler de bana bir tanıdığımı ve maalesef
etrafta çok sık görüp diş gıcırdatmakla kaldığım pek çok insanı hatırlattı
bana: <span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;">“Blanche
göz alıcı bir şeydi ama “has” değildi. Görünüş bakımından güzeldi, birçok
yetenekleri vardı; gene de ruhu yoksul, gönlü yaradılıştan çoraktı….. İyi
yürekli olmadığı gibi gerçekten zeki de değildi; kitaplarda okuduğu ağdalı cümleleri
yineliyordu, hiçbir konuda kendiliğinden görüşü yoktu. Çok duygulu olduğunu
ileri sürüyor, aslında anlayış, acıyış nedir bilmiyordu….”</span></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Tanrının her yerde olduğunu biliriz ama, O’nun varlığını en
çok yapıtlarını gözlerimizin önünde bütün görkemiyle gördüğümüz zaman duyarız.
Gecelerin bulutsuz göklerinde…”</span></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Duygularımın bayağı olduğunu biliyorum çünkü. Yalnız bir
ten humması benim duyduğum; ruh sarsıntısı değil.</span></span></div>
<br />
<div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin: 0cm 0cm 10pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;">
<!--[if !supportLists]--><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><img alt="*" height="12" src="file:///C:/Users/Beyza/AppData/Local/Temp/msohtmlclip1/01/clip_image001.gif" width="12" /><span style="font-size-adjust: none; font-stretch: normal; font: 7pt/normal "Times New Roman";">
</span></span></span><!--[endif]--><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Kendi elimize geçenin bir bölümünü başkalarına vermek,
aslında içimizden kabaran duygu bolluğuna akacak bir yol açmaktır.</span></span></div>
beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-65121397478424315022013-08-13T17:04:00.001-07:002014-02-19T11:59:10.802-08:00SEFİLLER<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:WordDocument>
<w:View>Normal</w:View>
<w:Zoom>0</w:Zoom>
<w:TrackMoves/>
<w:TrackFormatting/>
<w:HyphenationZone>21</w:HyphenationZone>
<w:PunctuationKerning/>
<w:ValidateAgainstSchemas/>
<w:SaveIfXMLInvalid>false</w:SaveIfXMLInvalid>
<w:IgnoreMixedContent>false</w:IgnoreMixedContent>
<w:AlwaysShowPlaceholderText>false</w:AlwaysShowPlaceholderText>
<w:DoNotPromoteQF/>
<w:LidThemeOther>TR</w:LidThemeOther>
<w:LidThemeAsian>X-NONE</w:LidThemeAsian>
<w:LidThemeComplexScript>X-NONE</w:LidThemeComplexScript>
<w:Compatibility>
<w:BreakWrappedTables/>
<w:SnapToGridInCell/>
<w:WrapTextWithPunct/>
<w:UseAsianBreakRules/>
<w:DontGrowAutofit/>
<w:SplitPgBreakAndParaMark/>
<w:DontVertAlignCellWithSp/>
<w:DontBreakConstrainedForcedTables/>
<w:DontVertAlignInTxbx/>
<w:Word11KerningPairs/>
<w:CachedColBalance/>
</w:Compatibility>
<m:mathPr>
<m:mathFont m:val="Cambria Math"/>
<m:brkBin m:val="before"/>
<m:brkBinSub m:val="--"/>
<m:smallFrac m:val="off"/>
<m:dispDef/>
<m:lMargin m:val="0"/>
<m:rMargin m:val="0"/>
<m:defJc m:val="centerGroup"/>
<m:wrapIndent m:val="1440"/>
<m:intLim m:val="subSup"/>
<m:naryLim m:val="undOvr"/>
</m:mathPr></w:WordDocument>
</xml><![endif]--><br />
<!--[if gte mso 9]><xml>
<w:LatentStyles DefLockedState="false" DefUnhideWhenUsed="true"
DefSemiHidden="true" DefQFormat="false" DefPriority="99"
LatentStyleCount="267">
<w:LsdException Locked="false" Priority="0" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Normal"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="heading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="9" QFormat="true" Name="heading 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 7"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 8"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" Name="toc 9"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="35" QFormat="true" Name="caption"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="10" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" Name="Default Paragraph Font"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="11" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtitle"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="22" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Strong"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="20" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="59" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Table Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Placeholder Text"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="1" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="No Spacing"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" UnhideWhenUsed="false" Name="Revision"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="34" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="List Paragraph"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="29" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="30" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Quote"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 1"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 2"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 3"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 4"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 5"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="60" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="61" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="62" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Light Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="63" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="64" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Shading 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="65" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="66" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium List 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="67" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 1 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="68" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 2 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="69" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Medium Grid 3 Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="70" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Dark List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="71" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Shading Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="72" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful List Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="73" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" Name="Colorful Grid Accent 6"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="19" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="21" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Emphasis"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="31" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Subtle Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="32" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Intense Reference"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="33" SemiHidden="false"
UnhideWhenUsed="false" QFormat="true" Name="Book Title"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="37" Name="Bibliography"/>
<w:LsdException Locked="false" Priority="39" QFormat="true" Name="TOC Heading"/>
</w:LatentStyles>
</xml><![endif]--><!--[if gte mso 10]>
<style>
/* Style Definitions */
table.MsoNormalTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:11.0pt;
font-family:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-family:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-fareast-font-family:"Times New Roman";
mso-fareast-theme-font:minor-fareast;
mso-hansi-font-family:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
</style>
<![endif]-->
<br />
<div class="MsoNormal">
Aylardır, hatta bir yılı aşkın bir süredir yazmadım. Şimdi
gecenin bir vakti yazıyorum. <br />
</div>
<div class="MsoNormal">
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<o:p><span style="font-family: Calibri;"> </span></o:p></div>
<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Calibri;">Son okuduğum kitap Sefiller. Okumadan önce muhakkak
orijinalinden okunmalı diye düşündüğüm bu kitap, okuduktan sonra bana; “bazı
yerleri kesmek fena olmazdı.” diye düşündürdü. Yine de eğer kısaltılmış <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bir versiyonunu alsaydım şimdi beğenerek
okuduğum pek çok yer olmayabilirdi. Kısaltılmış eserlere pek güvenim yok. Siz
de benim gibi düşünenlerdenseniz kitabın orijinalini alın derim. Hangi yayından
seçmek gerektiğine gelince, internet taraması sırasında karşınıza pek çok
farklı yayın çıktığında kafanız karışabilir. İnsan hangisini seçeceğini
bilemiyor. Ben sayfaların kokusunu içime çekmeden seçemeyeceğime karar verip
kitapçıya gittim. İyi de oldu. Seçeneklerim 50-60’tan 5-6’ya düştü. Özet
olanları ve Antik Yayınlarını –Bilenler bilir, Antik en kötülerinden biridir,
insan nasıl da bunca kitapçıya sızabildiğine şaşıp kalıyor- eleyince elimde iki
seçenek kaldı; Ötüken ve İmge. Daha önce İmge’den yalnızca bir kitap okumuş
olduğumdan Ötüken’e meyilli hissediyordum. Ama iki kitabı önüme açıp çevirileri
karşılaştırdığımda İmge’yi çok daha iyi buldum ve onu almaya karar verdim. </span>Bu kitap bana iki türlü çok pahalıya mal
oldu; </div>
</div>
<div class="MsoNormal">
Birincisi, tek pakette satılan 2 cildi ayrı ayrı kasadan
geçiren kasiyer yüzünden iki kat fiyat ödemiş oldum. Bunu eve gelince fark
ettim ama fişi ortalıktan yok olmuştu.</div>
<div class="MsoNormal">
İkincisi ise okuma zorluğu ve sık sık olaydan tamamen kopup
40 sayfa sonra dönen Hugo amcamız sayesinde epeyce zaman da kaybetmiş olmamdı.</div>
<div class="MsoNormal">
Neyse, canımız sağ olsun. Gelgelelim bunca teferruattan
sonra kitaba… Sevgili okurlarımın bana lafı bunca uzattığım için
kızmayacaklarını umuyorum. Çünkü bu kitap Sefiller’i orijinalinden okumaya
azmetmişler için bir sabır sınavıdır. Bunu okumak sizi sinirlendiriyorsa,
Sefiller’i okurken köpürmeyeceğinize garanti veremem. Ne diyorduk? Evet,
Sefiller…</div>
<div class="MsoNormal">
Her şeyden önce Victor Hugo ateşli fikirleri, kahramanlarını
merhametle kucaklayan halleri, bir türlü sadede gelemeyişiyle en büyük
romantikler arasındaki yerini sonuna kadar hak ediyor. Zaman zaman kızdım,
zaman zaman bir babadan çok bir anneyi anımsatan şefkatine hayran oldum; pek
çok yerde de adalet algısına ve sağlam fikirlerini yumuşacık anlatan diline
hayran kaldım. </div>
<div class="MsoNormal">
Din’e dair, duaya dair görüşlerine insan en azından “ iyi
dedin” demeden geçemiyor. Kadınlara, aileye ve sokaklara dair görüşleri ise çok
içten, samimi ve çok gerçek. Bu kitap Müslüman’ı dindar, okuyanı yazar, farklı
düşüneni devrimci, cömerdi vakıfçı, seveni aşık edecek cinsten. Verdiği şey
coşku, coşku, coşku! Her ne yapacaksan cesaretle atılmana sebep oluyor.
Görüyorsunuz, 1 yıldır yazmayan beni bilgisayarın başına oturttu, gerçi o mu
oturttu bilinmez, olsun… </div>
<div class="MsoNormal">
Kitap beklentileri yalancı çıkarmıyor, sefaleti sokak sokak
anlatıyor. Dedikodunun fahişeliğe sürüklediği bir kadın, annesinden “bakmaları
karşılığında(!)” para aldıkları çocuğa hizmetçilik yaptıran aile, kendilerine
yardıma geleni soyan insanlar, öz evlatlarını sokağa terk edenler, kardeşleri
olduğunu bilmeden olmayan ekmeğini küçüklerle paylaşan bir çocuk… Elbette ki bu
kitabın baş karakteri bir ekmek çaldığı için 19 yıl kürek mahkumu olan, sonra
da seneler boyu kaçan, isim değiştiren, ev değiştiren, şehir ve ülke değiştiren
bir adam olacak. Bunun adı Paris hukuku, vakit, 19. Yüzyıl! İslam’da aç olup da
ekmek çalana bir ceza yoktur. Aksine, onun aç olduğunu bile bile umursamayan
komşunun, akrabanın, devletin suçudur bu. Bunun adı İslam hukuku, vakit 7.
Yüzyıl! Şimdi varın siz hesap edin. Hak nedir, adalet nedir? Bir şeyin
doğruluğunu hesap ederken çağa mı bakıyoruz, çağlara uzanmış adalete, Hakka,
gerçeğe mi?</div>
<div class="MsoNormal">
Bunlar dünya gerçeği, acıdır. Bir de bizim inkılap gerçeği
var ki acıdan da acıdır! Aile ve borçlar hukuku İsviçre’den, ceza hukuku Almanya
ve İtalya’dan, idare hukuku Fransa’dan!, ticaret hukuku ise eşsiz Avrupa
ülkelerinin bir karması olarak gelip hayatımıza böylece yerleşti. Hepsini en
son çıkanından aldık ki, geri kalmayalım (!). </div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
_____________________________________________________</div>
<div class="MsoNormal">
Kitap bir yanda adaleti sorgularken öbür tarafta “İnsan
değişebilir mi?” sorusuna değiniyor. Bir yanda “insan ya iyi ya kötüdür, değişmez!”
diyerek acıma duygusunu ayaklarının altına alıp sonuna kadar kanunların
dediğinden taviz vermeyen Javert, öte yanda seneler boyu kendiyle, sonra
toplumla mücadele veren, iyi olmak isteyen, fakat toplumun iyi olmasına izin
vermeyen parmaklıklarından çıkamayan Jean Valjean. Ya kanundan kaçarak iyi
olacak, ya da sefalet içinde ölecek. Yine Fantine… Ya namusundan ya
insanlığından vazgeçecek… En zavallısı Cosette, en zavallı hep çocuklar olur,
onun seçme şansı hiç yok. Ya 6 yaşında iş yükünün altında ezilecek, ya yediği
dayağın altında. Birini kanunlar, birini toplum, birini kimsesizlik sefalete
mahkum ediyor.</div>
<div align="center" class="MsoNormal" style="text-align: center;">
_______________________________________________________</div>
<div class="MsoNormal">
İşte bu hislerle okudum Sefilleri. Okuyun derim. Romancılık
açısından tartışılır fakat felsefi ve toplumsal açıdan bir harikadır Sefiller. </div>
<div class="MsoNormal">
Elhamdülillah bugün yazdım. Bir dahaki sefere Allah kerim…
Neyse, Sefiller epeyce gider, o bitmeden ben yine yazarım İnşallah… </div>
<span style="background-color: #93c47d;"><span style="background-color: #fce5cd;"></span></span><br />beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-24145559115494856072012-04-08T13:08:00.001-07:002012-04-08T13:08:47.259-07:00DÜŞÜNCE GÜCÜYLE TEDAVİ<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFq99rZn9cznDRx2mQOFAlMpOShjwcUVt91T_vV5pbxpvsulDsRIsDr0Jjy-BYKl9ZYRn31Du_wD_OiodCtoNzNeAKIizjoDQ8aL0QOXkB4EZFug6PanmlSFftWeMXsDXD3jelzvAl1E61/s1600/dusunce_gucuyle_tedavi%5B1%5D.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" nda="true" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjFq99rZn9cznDRx2mQOFAlMpOShjwcUVt91T_vV5pbxpvsulDsRIsDr0Jjy-BYKl9ZYRn31Du_wD_OiodCtoNzNeAKIizjoDQ8aL0QOXkB4EZFug6PanmlSFftWeMXsDXD3jelzvAl1E61/s1600/dusunce_gucuyle_tedavi%5B1%5D.jpg" /></a></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Yazarı: Louise Hay</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Yayınevi: Altın Kitaplar Yayınevi</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Sayfa Sayısı: 208</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Türü: kişisel gelişim, alternatif tıp</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Okuma Sürem: 9 gün</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Konusu: Yazar kitapta bütün fiziksel hastalıkların kötü duygu ve düşüncelerden kaynaklandığını öne sürüyor. Ve içimizde böyle düşünceleri biriktirmezsek ve düşünce şeklimizi yenilersek her türlü hastalığı <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>yenebileceğimizi.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Derkenar: % 100 olmasa bile bu teorinin doğruluğuna inanıyorum. Evet, bazı hastalıklar kalıtsal olabilir ve bunlara yatkın olabiliriz. Ama önemli hastalıların genellikle duygusal açıdan zayıf durumda olduğumuz zamanlarda ortaya çıkması bir tesadüf olmasa gerek. Çünkü böyle zamanlarda direncimiz azalır. Yazar berbat bir çocukluk geçirmiş. Şiddet ve tecavüzlerle dolu bir gençlik. Zerre kadar kendine güveninin ve hayata inancının olmadığı bir dönemde doğru düşünmeyi öğrenmiş. Ve ileriki yıllarda kansere yakalandığında hiçbir tıbbi tedavi görmeksizin bu hastalığı yalnız olumlu düşüncelerle yenmiş. Mutlaka okunması gereken bir kitap. Vakit kaybetmeden okuyun, çünkü hayat olumsuz düşüncelerle harcanmayacak kadar kısa.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Düşündüren Cümleler:</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Yaşamınızda değişiklik yapmayı gerçekten istiyorsanız, olumsuzluklarla savaşmak zamanınızı boşa harcamaktan başka bir şey değil. İstemediğiniz şeyler üzerine daha çok düşündükçe, daha çok istemediğiniz şeyler yaratacaksınız.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Sürekli hayatınızda ne olmasını istiyorsanız o cümlelerle kendinizi ifade edin.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">İstediğiniz şeylere sahip olmaya layık olduğunuza inanıyor musunuz? Eğer inanmıyorsanız, sahip olamazsınız. (bu cümlelerin doğruluğunu yaşamımda defalarca kez gördüm.)</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Beden Zihin ve Ruh. Üçünden birini bile ihmal edersek eksik kalırız, bütün olamayız.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Eğer bu insanlardaki niteliklerin sadece iyi yönlerini görürseniz, size de göstereceği bu nitelikler olacaktır. Başkalarına öbür türlü davransa bile.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Sahip olduğunuz şeye duyulan şükran artmasını sağlar. (Aklın yolu bir anlaşılan. Söyleyen kişi 1400 yıl önce yaşamış olan Peygamberimiz de olsa, 2. Milenyumda yaşayan Amerikalı bir Kişisel Gelişim uzmanı da olsa.)</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Kendinizi daha çoğuna layık gördüğünüzde, daha çoğu size gelecektir.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Bizi yaratan GÜÇ (Allah), hayatımız boyunca yetecek nefesi bize verdiğine göre, neden tüm diğer ihtiyaçlarımızın da karşılanacağına güvenmiyoruz? (teslimiyet)</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin: 0cm 0cm 10pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: "Times New Roman";"> </span></span></span></div>beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-48954045846546157712012-02-01T10:37:00.002-08:002012-02-14T13:09:31.249-08:00Bir Gün<div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;"><br />
<img height="281px" id="il_fi" src="http://t0.gstatic.com/images?q=tbn:ANd9GcRCd80K4YHZ1Fj4MQEf2CjByTwLykGJNjyQ8m2hMAlZZWFVIIbRJ0kTjGR4KA" style="padding-bottom: 8px; padding-right: 8px; padding-top: 8px;" width="179px" /></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Kitabın Adı: Bir Gün</span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Yazarı:Davıd Nıcholls</span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Yayınevi: Pegasus</span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Sayfa Sayısı: 535</span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;">Okuma Sürem: 2 gün</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Calibri;"> Kitapla Tanışmamız:</span><span style="font-family: Calibri;">Tıpkı Osmancık gibi öncesinde filmini izlediğim bir kitap… Aslen çok film izleyen biri olmamama rağmen ikidir böyle filmini izlemiş olduğum kitapları okuyorum. </span></span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> Aylarca raflarda görüp hafif bir merak duyduğum halde belki de günümüzde yazılan aşk hikayelerine olan önyargım yüzünden alıp okumaya yeltenmediğim bir kitaptı. Filmi çıktığındaysa Anne Hathaway sevdiğim bir oyuncu olduğundan yakın bir arkadaşımla filme gitmeye niyetlenmiştim. Ama son anda planımız iptal oldu ve ben bir daha fırsat bulamadığımdan filmi izleme fırsatı da yatmış oldu. Geçenlerde filmi internetten izledim. Filmi beğenseydim kitabı okumak için heveslenebilirdim ama filmi çok başarılı bulmadım. Aradan zaman geçti. Birkaç gün önce İngilizcesi benden çok daha iyi olan ablam kitabın İngilizcesini okumaya başladı. Aslında epey hızlı gitmesine rağmen sonunda dayanamayıp Türkçesini almış. Böylece nihayet bende kitabı okuyabildim.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Calibri;"> Konusu: </span><span style="font-family: Calibri;">Üniversitenin mezuniyet gecesinde tanışan Emma ve Dexter yıllardır arkadaştırlar. İşçi bir aileden gelen idealist ruhlu Emmanın gurur ve utangaçlığı, zengin bir ailenin oğlu olan hovarda ruhlu Dexter’ın ise Emmaya hiçbir zaman yeterince odaklanamayışı aralarındaki büyük aşkı fark etmelerine engeldir…</span></span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri; font-size: large;">Düşündürdükleri:</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Kitabın konusuna bakıldığında aslında son derece klişe görünüyor. Kitabı başından beri okumamamın sebeplerinden biri de buydu sanırım. Konuyu okumuş ve “Yine mi.?” demiştim. Gerek fakir kız zengin oğlan konusu, gerek trajik sonu… Bu klişe konu günümüz dünyasına adapte edilmiş. Ama bir şeyler eksik olmalıydı ki ben kitabı beğenmeme rağmen tutkuyla sevmedim. Sanırım kitaptaki eksik de buydu. Yıllar süren bekleyişin sonunda son derece basitçe -özel sözler, gözyaşı, yada ilginç bir sahne olmadan- bir araya gelişleri, son bölümde Dexter'ın sadece iki yıl sonra yeni bir sevgili bulması ve en kötüsü de beraber 3-4 yıl geçirdikten sonra sanki aralarındaki sıradan ve öylesine bir ilişkiymiş gibi sıkılmaya başlamaları… Bunun açıklaması gerçekçilik de olamaz bence çünkü iki insan birbirini sevdiğinde 3-4 yıl, en azından monotonlaşmak için yetersizdir. Ki aralarındaki ilişki öyle sıradan bir aşktan ibarette değil. Uzun lafın kısası kitapta da tıpkı filmde olduğu gibi tutku eksikti. Ve bu da benim günümüz aşk hikayelerine olan olumsuz bakışımı perçinledi. Son zamanlarda olan her şey gibi kitapta bir parça yüzeysellik hakimdi.</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Kitapta çok başarılı bulduğum kısımlardan biri Dexter’ın sarhoş bir halde annesini ziyarete gittiği bölümdü. Sarhoş, hap kullanan darmadağınık yaşayan bir insanın durumu, o kafa karışıklığı mükemmel yansıtılmış.</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Zamanın insanlara ve ilişkilere yaptıkları da çok iyi anlatılmış. 20li yaşlarda yakışıklılığı sayesinde Dexter’ın yıldızı parlarken 30’larda zekası sayesinde Emma öne çıkıyor ve Dexter çekiciliğiyle beraber şöhretini de kaybediyor. Ama ikisi de sürekli bir eksiklik içinde. Buraya kadar tamam ama bir araya geldiklerinde artık kendilerini tamamlanmış hissetmeleri, o mutsuzluktan kurtulmaları gerekmez miydi. Ama öyle olmadı. İşte tutku eksikliği derken bundan bahsediyorum.</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Kitap eleştirisinin dışına çıkmak istemem ama kitabı okurken onların maddi durumlarının ve buna bağlı olarak karakterlerinin bir araya gelememelerinde beklide 1 numaralı unsur olduğunu görüyoruz. Ama filmde onların maddi durumları, aile kökenleri yeterince iyi verilemediğinden film insana manasızmış gibi geliyor.</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l0 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Ve son olarak yazarın dilini çok eğlenceli bulduğumu belirtmeliyim.</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt;"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt;"><span style="font-family: Calibri; font-size: large;">Derkenar:</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo2; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> "</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Üniversite şehrinde yaşamak herkesin ayrıldığı bir partide tek başına kalmak gibiydi."</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo2; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> "</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">“Şaka, şaka” demek, insanın aslında tam da kastettiği şeyi söylemiş olduğu manasına gelirdi."</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo2; text-indent: -18pt;"><span style="font-size: large;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> "</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Eğer okulda öyle parlak, iyi görünümlü ya da popüler değilsen ve günün birinde bir şey söylediğinde biri buna gülerse,buna dört elle sarılırsın, öyle değil mi?"</span></span><br />
<span style="font-family: Calibri; font-size: large;"> (Aslında genelde popüler olup kabul gören kişiler doğal davramakta özgür olurlar bu yüzden hiçbir zaman samimiyetsiz, kendini tekrarlayan durumuna düşmezler. Böyle olmayan kişilerin durumuysa yukarda anlatılan gibi maalesef… )</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin: 0cm 0cm 10pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo2; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;"><span style="font-family: 'Times New Roman'; font-size: large;"> </span></span></span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;"></span></div><div class="separator" style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none; clear: both; text-align: center;"><span style="font-size: large;"><br />
</span></div>beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-36802959121261139392012-01-25T12:02:00.002-08:002012-02-14T12:23:50.966-08:00Osmancık<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="http://www.kitap-ozet.net/wp-content/uploads/2009/07/osmancik.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" height="250px" id="il_fi" src="http://www.kitap-ozet.net/wp-content/uploads/2009/07/osmancik.jpg" style="padding-bottom: 8px; padding-right: 8px; padding-top: 8px;" width="250px" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Kitap: Osmancık</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Yazar: Tarık Buğra</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Yayınevi: Ötüken</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Sayfa Sayısı: 356</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Tür: Roman</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;"> Okuma sürem: 21 gün! Yazarken şaşırıyorum. Yirmisi sınavların, işlerin yüzünden yollarda, yatmadan önce hep birkaç sayfayla yetinilmiş günler. Bugün nihayet boşluk bulunca oturup kalan 100 kadar sayfayı bitirdim çok şükür.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;"> …Ve kapağı kapattım. O ilk tesir üzerimdeyken birkaç saniye kapağa takılı kaldı gözlerim. Tekrar ettim son sözleri. “O dünyada bir garip yolcu idi.” Sonra da ilk işim bilgisayarı açıp sağ tuş menüsünden yeni bir belge açmak oldu.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;"> Konusu: Kitap Osmanlı devletinin kurucusu, önce Osmancık sonra Osman Bey ve Osman Gazi olan Osman Gazi Han’ı anlatıyor. Toy Osmancık hallerini ve sonra Zümrüdüanka’sı Malhun hatunu bulmasını. Onunla birlikte Osmancıktan sıyrılıp Osman Gazi Han’a doğru yol almasını. Ve şeyhinin ona yıllar önce söyleyip onun ancak ölmeden evvel anladığı “Doğru, dünya büyüktür. Fakat bir ömür için, tek bir insan içindir bu büyüklük. Bir soy için değil; bir soyun benimseyeceği, bir soya benimsetilecek bir amaç , bir ülkü, bir inanç için değil!” sözlerini…</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;"> Düşündürdükleri: Kitap güzeldi. Daha iyisi de olabilirdi. Bazı kısımları gözlerim hızla taradı. Bazı yerlerde hiç zorluk çekmeden kapağı kapatıp yerine bırakabildim kitabı. Bazı sözcükler ise büyülüydü. Düşüncenin verilişi sözler. Yazar o sözleri o anın içine öyle iyi adapte ediyor ki bir süre sonra Osman Gazi'nin tam da böyle bir düşünce yaşadığına, belki her davranışının altında bu düşüncelerin yattığına inanmaya başlıyorsunuz. Romanlarda gerçek karakterlerin kullanılmasının en güzel yanı da bu bence. Okurken yazar ne kadar güzel kurmuş demiyorsunuz. Anlatılan kişinin gerçekten var olduğunu bildiğinizden anlatılanları anında ona hasrediyorsunuz. Tabii başarılı bir yazarsa. Ben Tarık Buğra'yı başarılı buldum. Özellikle koca bir ömrü bir kitaba sığdırma bakımından. Yaşamının her dönemini <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>Osman Bey'in gelişim ve değişimini verebilme bakımından. Ve anlatılanları kabullendik. Kafamızdaki Osman Bey profiline dair çoğu şeyin aslında Tarık Buğra'nın kurgusu olduğunu fark ettim. Meğer kafamızdaki Osman Bey'in yaratıcısı büyük ölçüde Tarık Buğra'ymış. Kitabın başarısı da burada yatıyor zaten.</span></div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;"><span style="font-family: Calibri;">Derkenar: </span></div><div class="MsoListParagraphCxSpFirst" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> " </span></span></span><span style="font-family: Calibri;">İnegöl Kalesi ele geçirildiğinde Tekfürü Aya Nikola’nın kişisel serveti yığılır. Sırf altınlar bağdaş kurmuş bir adam boyunu bulmaktadır. Kendisinin tek kuruş serveti olmayan Osman Beğ bu durum karşısında şaşırınca yanındaki yoldaşı gülümser:</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 54pt; mso-add-space: auto; mso-list: l0 level1 lfo2; text-indent: -18pt;"><span style="mso-ascii-font-family: Calibri; mso-bidi-font-family: Calibri; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-hansi-font-family: Calibri;"><span style="mso-list: Ignore;"><span style="font-family: Calibri;">-</span><span style="font-family: 'Times New Roman';"> </span></span></span><span style="font-family: Calibri;"><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;">Beğ milletine, milleti tekfüre</span>… anlaşılan budur benim beğim."</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt; mso-list: l1 level1 lfo1; text-indent: -18pt;"><span style="font-family: Symbol; mso-bidi-font-family: Symbol; mso-fareast-font-family: Symbol;"><span style="mso-list: Ignore;">·<span style="font-family: 'Times New Roman';"> "</span></span></span><span style="font-family: Calibri;">Nal sesinden iyi anlar Gazi Han.</span></div><div class="MsoListParagraphCxSpMiddle" style="margin: 0cm 0cm 0pt 36pt;"><span style="color: #4f6228; mso-themecolor: accent3; mso-themeshade: 128;"><span style="font-family: Calibri;">Hep aynı yollarda, aynı hızda gitseler veya gelseler de, nallar sevinmekte midir, yerinmekte midir, <span style="mso-spacerun: yes;"> </span>bilir o."</span></span></div><div class="MsoListParagraphCxSpLast" style="margin: 0cm 0cm 10pt 36pt;"><br />
</div><div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt 18pt;"><br />
</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div style="border-bottom: medium none; border-left: medium none; border-right: medium none; border-top: medium none;"><br />
</div>beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-5221913450006537352.post-39148898814235509772012-01-05T12:52:00.001-08:002014-02-19T05:22:15.525-08:00<br />
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<br /></div>
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
İNGİLİZ CASUSLARININ İTİRAFLARI</div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<br /></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Yazın annem kütüphanesini düzenlerken birkaç kitabı okumam için ayırmış. Bu kitap da onların arasındaydı. Tabii kafam her zaman okunması gereken bir sürü kitapla dolu olduğundan bu kitap rafımın bir köşesinde aklımdan çıkıp gitmiş. Nihayetinde okumak nasip oldu ve yazmaya karar verdim.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;">Kitap İngiliz casusu Hempher’in ağzından yazılmış. 1700’lü yıllarda İngiliz casusların en tanınmış olanı… Hemher Necdli Muhammed isimli kişiye Vahhabiliği nasıl kurdurduğunu anlatıyor. Necdli Muhammed dört büyük mezhebe ve dört büyük halifeye kesinlikle riayet etmeyen biri. Yalnızca Hadis ve Kuran bilgisiyle hareket etmemiz gerektiğine inanıyor. Fakat müctehid değil. Cahil, cahil olduğu gibi kibri onu cehaletini farketmekten de alıkoyuyor. Hempher onunla dostluk kuruyor ve birlikte ayet ve hadisler hakkında yorumlar üretmeye başlıyorlar. Hempher zamanla onu içkinin haram olmadığına indırıyor ve Necdli Muhammed'i her geçe gün daha fazla uyuşturmaya ve kendine bağlamaya başlıyor. Bir gün ona Peygamber Efendimiz'i rüyasında gördüğünü ve kendisine Necdli Muhammed'in bir mezhep kurması gerektiğini söylediğinden söz ediyor. Zamanla bu fikri Necd'li Muhammed'e iyice empoze ediyor. Böylece ahmak ve kibirli bir müslümana bir İngiliz casusun üç beş telkini yetmiş oluyor. </span><br />
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;">Kitapta Hempher zaman zaman “Bu iyi insanlarla niye uğraşıyoruz” yahut “Aslında Müslümanlar şii-sünni meselesini çözseler çok güçlü olurlar” diye düşünecek olduğunda nazırlıktan hemen “Sen onların nasıl düzeleceğini düşünmekle yükümlü değilsin, aralarındaki ayrılığı kuvvetlendir” diye emir alıyor. İngilizlerin Müslümanlar üzerindeki esas tekniği "böl, parçala, yut."tur. Kitapta casusların yaptığı en önemli çalışmalar hep bu yönde. Müslümanların arasındaki ayrılığı ellerinden geldiğince kuvvetlendiriyorlar ki, her bir küçük ve güçsüz topluluğu çiğneyip geçmek daha kolay olsun. Kitapta söz edilmese de bütün bunların gerisinde İngilizlerden daha büyük bir güç var. O o devirlerde henüz bu günkü gücüne ulaşmamış bulunan mason locasıdır.</span><br />
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;">Ayrıca kitap, ingiliz casusluk teşkilatının yaptığı diğer çalışmalara dair de epeyce ayrıntılı bilgiler veriyor. Ve özellikle, tekrar tekrar vurgulanan düşünce şu. "İngilizlerin asıl düşmanı müslümanlardır."Bu yüzden casusluk teşkilatı bilhassa müslümanları alt etmek adına çok ciddi çalışmalarda bulunmuş. Teşkilatta geçen bir sahne şöyle anlatılıyor;</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;"> “Yuvarlak masanın etrafında 10 adam oturuyordu. Onların birincisi Osmanlı Padişahının kıyafetindeydi.İkincisi Şeyh-ul-islamın kıyafetindeydi. Üçüncüsü İran şahının, dördüncüsü İran sarayındaki vezirin, beşincisi şi’ilerin tabi oldukları Necefteki büyük alimin kıyafetindeydi.</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;"> Sekteter: “Bu beş kişi oradaki beş kişiyi temsil eder. Onların ne düşündüğünü anlamak için asılları gibi yetiştirdik. Biz oralarla ilgili elimizdeki bilgileri, bunlara bildiriyoruz. Bunlarda kendilerinin oradakilerin yerinde kabul eder. Biz onlara soruyoruz onlarda bize cevaplıyor. Bizim tesbitimize göre buradakilerin cevabı, onların cevabına yüzde yetmiş mutabıktır. İstersen tecrübe mahiyetinde bir şeyler sorabilirsin. Nasıl olsa daha önce Necefteki alimle görüşmüştün” dedi. Necefteki alime sorduğum soruları ona da sordum. Bu adamın cevapları Necefteki şi’i aliminin cevaplarına birebir mutabıktı.”</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;"> Bunları okuyupta dehşete düşmemenin imkanı yok. Bu insanlar nasıl onların bildiği her şeyi bilir ve ne cevap vereceklerini nasıl tahmin ederler?</span></div>
<div class="MsoNormal" style="margin: 0cm 0cm 10pt;">
<span style="font-family: Georgia, "Times New Roman", serif;"> Kitapta ayrıca İngilizler'in Müslümanlar'ın mahvı için bin sayfalık bir kitap hazırladıklarından söz ediliyor. Kitapta anlatılan en temel konular şöyle özetlenmiş;</span><br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-indent: -18pt;">"Alimlere kötü isnadlarda bulunup aleyhlerine adi ithamlarda bulunarak, Müslümanların onlardan soğumalarını temin etmek lazımdır. Casuslarımızın bir kısmını onların kıyafetine sokacağız. Sonra bunlara çirkin işler yaptıracağız.Böylece bunlar alimlerle karışacaklar ve her alimden şüphe edilecek.(Hacı hoca da bunları yapıyorsa diyenlere...) Müslümanları alimlerden soğutmak için kolejler açacağız. Buralarda Rum ve Ermeni çocuklarını Müslümanlara düşman olarak yetiştireceğiz. Müslüman çocuklarına da kendi ecdadlarının cahil olduğunu aşılayacağız. Bu çocukları Halife ve alimler ve devlet adamlarından soğutmak için, onların hatalarını kendi zevkleri ile meşgul olduklarını aşılayacağız. Halifenin cariyelerle meşgul olup, halkın malını kötü yönde kullandığını aşılayacağız."</span><br />
<span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif; text-indent: -18pt;">Yani şu anda okullarda dahi okutulan bilgiler İngilizlerin uydurmasıdır. Özgür düşünceyi savunan onca insan "artık halife yok. laik ülkedeyiz. özgür düşünüyoruz." diyen onca insan İngilizlerin İslam'ı batırmak adına kendilerine söylettiklerini tekrarlamaktan ötesini yapmıyor. Hak ile dolmamış bir kalbi batılların işgal etmemesi mümkün mü? özgür ve tarafsız olduğunu iddia eden kimse modern dünyada güç kimin elindeyse onun emrine amade olduğunu söylüyor yalnızca. İnsanlar senelerdir hürriyet, özgürlük, demokrasi sözcükleriyle teskin ediliyor bu ülkede. Konuşmalarda, meclislerde coşkuyla bunlardan söz ediliyor. Kitaplar bunları yazıyor. Kitleler hürriyetlerinden memnun her akşam özgür(!) ülkelerinde televizyonun karşısına keyif ve mutlulukla uzanırken, farkında olmadan batılın erleri haline geliyorlar. Şu kutsal ve putsal sözcüklere tek laf etmenizle ortalık ayağa kalkabilir. Oysa kendilerini başta siyonizm, sonra bekçisi "Avrupa Avrupa" sonra onların uşağı türlü çeşit politikacı her gün çiğneyip geçiyor. Televizyonda bunları keyifle izliyor özgür ve demokratik ülkenin hür düşünceli insanı. Hiç kanına dokunmuyor. İngiliz casuslarının İtiraflarını okuduktan sonra George Orwell'ın Hayvan Çiftliği'ni de okuyun derim. </span><br />
<div style="text-indent: -24px;">
<span style="font-family: Georgia, Times New Roman, serif;">İnsan düşünmedikten sonra, yapılarlarla söyleneler arasındaki ilişkiyi muhasebe etmedikten sonra her daim farkında olmayarak da olsa şeytanın yardımcılığını yapar. Bu yüzden düşüneceğiz, Necd'li Muhammed gibi özgürce(!) değil ama. Kur'an ve sünnet ile, ulemanın sözleri ile düşüneceğiz. </span><span style="font-family: Georgia, 'Times New Roman', serif;">Allah kalplerimizi İslam'la doldursun ve İslam'la doyursun. </span></div>
</div>
<br />beyzahttp://www.blogger.com/profile/15100243627865102084noreply@blogger.com2